28 Aralık 2012 Cuma

Mutlu 2013'ler !


                                       

Yeni yılda çok sevmenizi, çok sevilmenizi dilerim. Sabahları sağlıkla ve sevdiğinizle uyanmanın huzurunun tüm günlerinizin üzerini yumuşak beyaz bulutlar gibi kapladığı bir yıl olsun.

Kendinize ve sevdiklerinize ayıracak kadar parayı ezilip üzülmeden kazanacağınız bir yıl olsun; fazlası da olsun, başkalarını mutlu etmek için de harcayabileceğiniz.

Her sabah, sağlıklı bir bedende olduğunuzu tepeden tırnağa hissederek sevineceğiniz bir yıl olsun, kendinizi çok sevdiğiniz, aynaya bakınca gülümsediğiniz.

İnsanların ve hayatın türlü karmaşasının bizleri, ilişkilerimizi ve sevgimizi test etmediği bir yıl olsun derdim ama bu hiç olmayacak. Bunun yerine, sevdiğimiz ile yan yanalığımız, hayattaki duruşumuz ve hayata akışımız sınandığında gülümseyecek kadar uyanık olun dilerim.  Kendine uyanık olmayanlar, sizin gülümsediğinizi anlayamadan aynı yerde öylece durup dursunlar, siz yumuşak manevralar ve iyi niyetle üzerinize gelen şeylerden sıyrıldığınızda, uyumadan önce yine sevdiğinizin kollarında huzurlu yeşil tarlalar hayal edebilin. Bu huzur ve rüzgarlarla savrulmamak yaşamın değil, sizin de kendinize armağanınızdır, savrulmayacak kadar güçlü ve köklü bir ağaç olmak, ancak bazı özlerde olandır.

Herkesi sevin. Ama kadın olmanın ince egosunu, insan olmanın türlü hallerini birbirinden ayırabilecek bir ruh gözüne sahip olun. Bir şeyi merak ettiğinizde bunu niye merak ettiğinizi kendinize sorun; eğer merak ettiğiniz şeyin cevabında sizin yaşamınıza değen, geliştiren, değiştiren bir şeyler yoksa; o şeyi merak etmeyin. Bu merak iyi niyetli bir meraktan öte, kadınca bir ego çıtırtısı taşıyor ise bile susun; tanımadığınız insanlara "taraf olmak" evrensel bir iyi niyetten kaynaklanmıyor olma ihtimali yüksek bir histir. Kendinizi gözden geçirin.  Özellikle, göz göze bakmadığınız, kelimelerin, yazdıklarının ruhundan nasıl taştığını, yüzüne bakıp anlama imkanınız olmamış, olmayan insanları, onların hayatlarını, hatta iyi olup olmadıklarını bile yazdıkları üzerinden merak etmeyin. Yanılabilirsiniz. Ayrıca bu ne onların ne de sizin işinize yarar.

Sağlıksız iletişimleri sürdürmeyin. Zayıf yanlarınızı besleyen, denk gelen iletişim biçimlerini egonuzun demirden sağlam pençelerine rağmen koparın, geride bırakın, canlandırmayın ya da. Burada egodan söz etme nedenimiz; insanın neyi neden yaptığı gerçeğini anlamasının zorluğundan dem vurmaktır; farkında olmak gerçekten zordur ve "iyi niyet"li sorular bazen başkalarını incitebilir; o "iyi niyet" insanca bir merakı da içerebilir. Üstesinden gelin.

Sevdiklerinizden vazgeçmeyin, tüm toz toprağa, bazen yağmura ve fırtınalı günlere rağmen birbirinizden vazgeçmediğinizi görmek güzel güneşli bir günün değil, koskoca güzel bir yaşamın da habercisidir. Garantisidir de. Uzun yıllar geçtikten sonra göreceksiniz; yan yana duran ağaçların kökleri birbirine dolanır ve yaşamın öz suyunu birlikte alırlar topraktan. Rüzgar günün birinde birini yana eğse bile, toprağın altında diğerine sarılmış kökleri ile biri diğerini tutar, birlikte yeşillenirler ilkbaharda. Bunu babam söylemişti; köklerini göremezsiniz insanların ilişkilerinin. Köklerinizin sarılacağı kişiyi bulduğunuzda bunu anlarsınız, ama köklerinizin dayanıklılığını anlamanız için mutlaka rüzgar çıkması gerekir.

Tercih yapın. Dostluk, sevgililik, evlilik, aile; farkında mısınız ki tercih yapmaktır. Ve güçle tercihlerinden yana durmaktır hayat boyu. Tercihinize leke sürmemektir. Sürdürmemektir.

Bu yazı, türlü nedenler ile beni okuyan, izleyen kişilere ruhumdan bir şeyleri paylaştığım son yazıdır. Geçmişteki hatam bazen öyle olan, bazen olmayan ve sadece öykülediğim, bazen yaşamımızın tek bir gününe şahit olmayan insanların hayatlarımız üzerinde merak duyma ve soru sorma cesaretini verecek şeyleri açığa dökecek -öyleymiş zannedecekleri bazen- şeyler yazmış, yapmış olmamdır. Bundan sonra merak ettiğinizde önce kendinize nedenini sorun; bir iyilik amacınız var ise bile susun. Susmak, geri durmak; kendinizden çok başkalarını düşününce olabilecek bir şeydir, yapabiliyorsanız meraklarınızdan geri durun.

Ben de öyle yapacağım.

Mutlu 2013'ler !




Anket'im / Sorular ve Cevapları...







1-Adın-Soyadın(arzuya bağlı), Yaşın, başlamadan önceki ve sonraki kilon, boyun? Hangi evredesin? Kaçıncı günün-ayın?
Küçük Kırmızı Balık :) 26 yaşındayım. 1,63 boyunda 87 gördüğüm en üst seviye 55 ise gördüğüm en alt seviye.. Şuan 58 kg'um ve güçlendirmedeki 8. ayımı tamamlıyorum.

2-Zayıflamaya nasıl ve neden karar verdin?
Son 5 senede almıştım bunca kiloyu ve son 2 senedir istiyordum ama açıkçası üşeniyordum.
Her yemek yediğimde "Ben bunları yiyorum şuan ama benim bir an önce kilo vermem lazım, offff" diye devamlı söyleniyordum. Bir gün ciddi ciddi düşündüm ve benim 30 kg vermem gerek dedim. Ve 'derya bu da sıçtığının resmidir. 20 kg fazlayken vermedin şimdi 30 kg'yu nasıl vereceksin" dedim. Ve sanırım bir daha asla zayıf olamayacağım ve 100'ü göreceğim dedim. Tabi bu esnada özel hayatımla ilgili de evlilik gündemde :) Erkek arkadaşıma, neredeyse 10 senedir birlikteyiz tamam evleneceğiz ama ben zayıflamadan asla evlenmem haberin olsun dedim. Ha tabi bu esnada ben 1 sene sonra zayıflarım belki 5 sene sonra belki 10 sene sonra bilemem, haberin olsun. Derken bi tatil zamanı tam da gecen sene tamam dedim. Bu benim bu halde geçireceğim son tatil çatlayana patlayana kadar yiyorum gerekirse 90 kg olarak dönüyorum İstanbul'a ama İstanbul'a döndüğümde her şey bambaşka olacak ve ben diyete başlayacağım dedim.

3-Daha önce zayıflamak için neler denedin? Diyet geçmişin nedir?neden tekrar tekrar kilo aldın?
Lise yılları bitene kadar hep 50-55 arasındaydım. Yani hiçbir zaman kilo sorunum olmadı aksine hep zayıflığımdan yakındılar :) Sonra iş hayatı benim yavaş yavaş sonumu hazırladı diyeyim. Hareketsizlik ve doymak bilmeyen bir bünye. Her tür fast food her tür abur cubur.

4-Kilo almasının asıl nedeni fiziksel mi psikolojik mi?
Tamamen psikolojik.. Zaten fiziksel neden nasıl olabilir ki ? 

5-Kendin için mi yoksa başkaları için mi kilo vermek istiyordun?
Tabi ki de kendim için.. Çünkü biliyorum ki, ben bana kendim için lazımım...

6-Neden Dukan diyetini tercih ettin?
Denk geldi diyelim. Gerçekten denk geldi.
Yedikleri içtiklerine bakınca zaten normalde de bayılarak yediğim şeylerdi. Et süt yumurta daha da önemlisi balık :) Listeyi görünce evet uygundur dedim..

7-Dukan diyetini nereden öğrendin?
Nette diyetler egzersiz kilo verme ödem atma diye araştırma yaparken bir de baktım 'dukan diyeti' diye bir şey var. Bu da ne ki acaba dedim ve araştırmaya başladım.

8-Dukana baslamadan ne kadar araştırdın?
2-3 gün tabiri caizse dukan lafı geçen tüm internet sitelerini, forumlarını, bloglarını her şeyi okudum. Ardından kitabı aldım.

9-Dukan diyetine ne kadar güven duyuyordun?
Güven derken aslında ne anlamda güvenmek ? Sağlıklı olduğu konusunda güvenmek mi ? Başarı sağlaması anlamında güvenmek mi ?
1. şık için, şunu diyebilirim. Ben onca zararlı yiyecekle bile bile beslenirken bundan daha fazla sağlıksız olmazdım.
Biliyordum ki kilolu olmak sağlıklı olmak demek değildi aksine birçok hastalığa davetiye çıkarmaktı.
2. şık için de şunu söyleyebilirim, Olay aslında diyete değil kendine güvenmekle alakalı. Kitabı okuduğumda ikna olmuştum çünkü. Adam 30 yılını vermiş bu uğurda bir sürü çalışması olmuş. Boşuna değildi ya onca şey. Bu yüzden benim başarısız olmam diyet yüzünden değil tamamen kendi şahsi başarısızlığım olacaktı.

10-Kitabı okumak gerçekten gerekli mi?
Hava kadar, su kadar gerekli :) Neden ? Çünkü bunu bir ders olarak görmek gerekiyor.
Daha önce hiç bilmediğin görmediğin bir ders. Kendine göre terimleri, formülleri olan bir ders.
Ve bu güne kadar okutulan hangi ders kitapsız yapılmış ki ?

11-Dukana baslamadan önce etrafında dukan yapmış yada yapan var miydi?
Hiç kimse yoktu. Ama benden sonra yapanların, tanışanların sayısını unuttum :)

12-Dukana ne zaman inanmaya başladın?
Dukan'a inanmam; hemen 1. günün ardından başladı. Ama kendime inanmam ise 10 kg verdikten sonra... Çünkü diyete başlarken dilimde hep aynı cümle vardı '10 kg vermeden zayıfladığıma asla inanmayacağım' :)

13-Pierre Dukan hakkında ne düşünüyorsun?
Sevilesi adam ne diyeyim ki. Beni benle yeniden tanıştıran elleri öpülesi, yanakları sıkılası splendası bol insan :D Ah bir Türkiye'ye gelse.. Gelse de gidip görsem ve bağrıma bassam :)

14-Diyete başlamadan önce psikolojini hazırladın mı? Nasıl?
Diyete başlamadan 2 sene öncesinde kendimi hazırlamıştım aslında.
Son 2 senedir "Derya senin kilo vermen lazım biliyorsun" deyip duruyordum.
Ama bunları derken bile pizzaları, baklavaları yutuyordum. Neden ? Çünkü çok üşeniyordum :)
Ben sonradan kilo alan bir insan olduğum için devamlı eski fotoğraflarıma bakıp bakıp 'ulan çok mu zor' diyordum.
Ve bir gün bikinili bir fotoğrafıma bakıp önce-sonra yapmıştım kendime ve dediğim cümle şu oldu.
'Derya, bir insanın kendine yapabileceği en en en büyük kötülüğü yapmışsın ve bunca kiloyu alarak bu güzelliği kendi ellerinle mahvetmişsin.
Sen bunu hak ediyor musun peki ? 'Bu cümleyi bilgisayarıma duvar kağıdı yaptığımı hatırlıyorum.

15-Hiç kilo veremeyeceğim gibi bir umutsuzluk yaşadın mı?
Diyet öncesi evet.. Hatta erkek arkadaşıma 'Sanırım ben bir daha asla kilo veremeyeceğim' diye yakındığım çok olmuştu.
Özellikle de son sene. Neden ? Çünkü en az 30 kg vermem gerekiyordu ve bu da bana imkansız geliyordu...

16-Diyete tam uydun mu? Arada kaçamakların oldu mu? Oldu ise en büyük kaçamağın nedir?
Hiç mübalağa etmeyeyim ama benim kadar uyan 1-2 bilemedin toplasan 3-5 kişi vardır. Geri kalanların sabıka kayıtları Dukan Diyeti Tarifleri'nin gelen iletilerinde mevcuttur.
Kaçamak konusunda da yaptığım tek kaçamağım ki ben bilerek kasıtlı ve ödül niyetinde yaptım bunu. O da ilk 10 kilomu verdikten sonra bir tane kiraz şekerlemesi yemiştim.
Neden ? Çünkü '10 kg vermeden zayıfladığıma asla inanmıyordum' Beni bana inandıran kendim için bir minik kiraz şekeri feda olsundu. :)

17-Dukan yaparken sağlık sorunları yaşadın mı? Kontrollerini yaptırdın mı?
En büyük sağlık sorunu kolestroldü. Ki bu da zaten bilinen ve yaşanması gereken bir durumdu. Onu da kısa süreli yasadım zaten.
Onun dışında her 2-3 ayda bir tüm tahlillerimi yaptırdım. Hatta her yaptırdığımda da sayfada yayınladım. Şükür ki bir sorunum olmadı.
Kolestrolüm de kışın havaların soğuk olduğu yürüyüşleri mecburen azalttığım dönem çıkmıştı. Tekrardan sistemli bir şekilde yürüyerek kısa sürede düzeldi.

18-Yenik düştüğün,başaramayacağını düşündüğün anlar oldu mu?
Emin olun, hiç ama hiç olmadı. Neden ? Çünkü ben yapım gereği başarısızlığa tahammülü olmayan biriyim. Bu yola da girmişsem mutlaka ve mutlaka başarmam gerekiyordu. Zordu çünkü 30 kg verebilmek. Ama benim için önemli olan da zoru başarabilmekti... En yenik düştüğüm anları emin olun ki güçlendirmede olduğum zamanlar yaşadım.

19-Dukan diyetini uygulamak günlük rutin hayatını zorlaştırdı mı?
Zorlaştırdı demek haksız olmaz ama zorlayan kısım aslında ne diyet ne de dukan zorlayan kısım alışkanlıkları değiştirmek. Bir de baskın bir yapınız yoksa çevrenize laf anlatmakta oldukça zorlanabilirsiniz.

20-Dukan diyeti bütçeyi zorluyor mu?
Zorluyor gibi görünüyor ama değil :) Götürüleri kadar getirileri var. ilk etapta toplu bir alışveriş gerektirdiği için fatura bayağı el yakıyor. Ama işin bir de şu boyutu var. Günlük dışarıda yemek için para harcamadığından aylık olarak aslında bayağı bir kara geçtiğini görüyorsun. Çünkü dışarıda pek yemek yenmiyor devamlı evden bir şeyler taşıyorsun yanında. Dışarıda bi arkadaşınla buluşsan en fazla bi kahve bi kola bi soda bi su içersin pasta tatlı ıvırı zıvır dondurma falan yok. Haliyle paran cebinde kalıyor. Yine bir aksam dışarı çıksan içeceğin yine en fazla bir kola hadi bilemedin 2 olsun. Yemek bile yesen ya köfte ya tavuk onun dışında dışarıda başka şey yemek lüksün yok. Bu da otomatikmen günlük harcadığın parayı cebinde bırakıyor. Bu sebeple kazancın büyük aslında :)

21-Vücudunda sarkma ve çatlak oldu mu ?
Şükkküürrr ki olmadı, az biraz çatlağım var ama onlar da 2-3 sene önce kilo alırken olmuştu.

22-Diyetle beraber spor yaptın mı? Hangileri?
Düzenli ve Dukan'ın önerdiği sürelerde yürüyüş. Yanına ek olarak yine kitabında bahsettiği 4'lü egzersiz grubunu yaptım. Pişman olmadım.

23- Diyetin sana uymayan kısımları oldu mu?Bunları kendine göre adapte ettin mi?
Uymayan tek kısmı su miktarıydı kitapta içecekler dahil 1,5 lt diyordu ama bana göre içecek hariç 1,5 lt olmalıydı. Hatta kola ve kahce içildiğinde 2 lt su tüketilmeliydi.
Ve tükettim de.. Tüketiyorum da...

24-Yaşadıkları duraklamalarda ve bazen kilo alımlarında diyeti sorguladın mı?
Diyeti değil kendini sorgulaman gerekiyor. Kendini ve yediklerini. Yoksa diyet zaten kanıtlamış kendini.
Ortada bir duraklama varsa yanlış sendedir. Ve nerede yaptığını bulmak da senin elinde..

25-Dukana başladıktan sonra adet düzeniniz bozuldu mu?
Bozuldu. Saat gibi tıkır tıkır işlerdi (kulakları çınlasın) :)) Seyir dönemi boyunca davetsiz misafir gibiydi. Çat kapı yapardı devamlı. Ama güçlendirmeye geçtiğimden beri sistemim oturdu.
Her şey normal şuan :)

26-Ailen ve çevresinin etkisi nasıl oldu diyetine? Destek oldular mı?
Aile ile çevre aynı cümle içinde olmamalı :) Aile bir o kadar destek, çevre bir o kadar köstek çünkü. Annem ve babam bu süreçte beni sabırla izlediler desem yeridir.
Ne kadar diyette olduğumu bilse de annem yine de her defasında yemeğe çağırmalarına engel olamadı, patates yapar yer misin ? Çorba yapar içer misin ? Anne yüreği işte bazen alışkanlıklarından öteye geçemiyordu. Ama her defasında hayır hayır hayır demekten bıkmadım. Sadece son dönemlerinde yeter artık dur daha verme cümlelerini ve 'Derya biliyor musun sadece göz kaldın sen' cümlesini çok duyar olmuştum. :) Çevreme gelince ah o ilk zamanlar... 'Aa diyet mi yapıyorsun hahaha, ne dukan mı o da ne beeee, aaa Dukan mı ay yok yaa öyle verilmez..' vs. vb. Ve bolca diyet konusunda kötü espri :) Bunları 3-5 gün duyunca dedim tamam diyet bitene kadar görüşmeyelim :D Ve sosyal hayatıma 6-7 ay kadar ara verdim. Şimdi ise hiç olmadığım kadar sosyalim, ve sanırım ki bu onları fazlasıyla rahatsız ediyor :)))

27-‘’Dukan diyeti tariflerim’’ blog'unun ve facebook sayfasının zayıflamandaki etkisi nedir?
Büyük.. Blogda tek yorumum oldu zaten sonrasında Simla'nın yönlendirmesiyle anında sayfada buldum kendimi. Ve bir daha da gitmedim. Hani bir laf vardır ya kimler geldi, kimler geçti ama ben hala buradayım. Çünkü burada olmak gerçekten çok güzel. Seninle birlikle bir sürü yol arkadaşı var.
Ve dertler aynı, sorunlar aynı, sevinçler aynı, yediğin içtiğin bile aynı :) En yakın arkadaşın dahi seni anlamaz ama buradakiler leb dersin leblebi der sana :) Bu sayfa; bir kere senin diyette olduğunu unutturuyor. Burası bir sayfayı açarken aslında bir kapıyı açar gibi bir oda dolası güzel insan.
Oturuyorsun, sohbet ediyorsun, kahve içiyorsun, yemek yiyorsun üstelik bunu tek başına yapmıyorsun. Seninle birlikte aynı anda su içen bile bir sürü insan var :)

28-En büyük motivasyon kaynağın neydi ?
Kesinlikle eski fotoğraflarım ve kıyafetlerim, sonrasında giyeceğim gelinlik ve asla kilo veremeyeceğimi düşünen insanlar :)

29-Tatlandırıcı hakkındaki düşüncelerin neler?
Tatlandırıcı evet olmazsa olmaz ama bağımlılık derecesinde kullanmamak ve vücudu alıştırmamak lazım.
Ve birçok tatlandırıcı var, bunlar arasında da seçici davranmak lazım. Ucuza kaçmak iyi olmayabilir.

30-Çevrende çeşit çeşit yiyecekler olduğunda kendini nasıl motive ettin? Kaçamak yapmaktan korktun mu ?
O çeşit çeşit yemeklerin hepsini zamanında yemiştim ve yediğim için bu hale gelmiştim. İşin özü ben düşmanımı tanıyordum. Ve diyetten ilk günden itibarek aldığım sonuc, beni kaçamağın kurbanı etmekten öyle korudu ki. Yani ne güzel günden güne zayıflıyordum ne diye bunu kaçamak yaparak engelleyecektim ki. Manyak mıydım ben ? Hem zayıflamak isteyecektim ve bunu başarıyor olacaktım ve de sonra bunu engelleyecektim. Sonuç itibariyle olayım şuydu ; Süper bir şekilde kilo veriyordum ve kendimi durduracak değildim !

31-Tatlı krizini nasıl önledin?
Tatlı krizine girmedim ki hiç, çünkü ortada kriz yaratacak bir durum yoktu. Benim tarçınlı sıcak sütüm vardı, Dukanellam vardı, helvam vardı, gojiberryli keklerim vardı, sütlü jölem vardı, dondurmam vardı. E bunları yapabilecek yeteneğim de vardı. Daha ne olsundu :))

32-Diyette en çok yaptığı yemek nedir?
Tarçınlı kek, ıspanak yemeği, fırın tavuk ve balık...

33-Dukan'la zayıfladıktan sonra yaşantında ne gibi değişiklikler oldu?
Sağım, solum, önüm, arkam Dukan oldu. :) Birçok yeni insanla tanıştım. Ve dostlarım olduğu kadar düşmanlarım da oldu tabi :)) Birçok insana 'idol' olmak gibi bir duyguyu tattırdılar bana. Hatta ve hatta az da meşhur oldum diyebilirim. Çünkü bu sayfadan dolayı beni tanıyan insanlarla karşılaşmak işin en şaşırtıcı tarafıydı. :) Düşünsenize hiç tanımadığınız, ilk defa gördüğünüz bir insan karşınıza geçiyor ve 'sen osun değil mi ? Küçük Kırmızı Balık'sın' diyor. İnanın çok heyecan verici ve büyük bir mutluluk :)
Bir de ben Dukan'a artık Sosyal Sorumluluk Projem gibi bakıyorum. Tüm günüm neredeyse sayfada geçiyor. Gerek sayfadan gerekse özelden birçok mesaj geliyor ve hepsine yetişmekte inanın çok zorlanıyorum. Çünkü günlük neredeyse 10 mesaj... Bir yandan da çalışan bir insan olunca zaman zaman sıkıntı yaşıyorum yetişmekte. Ama bu güne kadar asla hiçbir mesajı cevapsız bırakmadam. Geçte olsa mutlaka dönüş yaptım. Yapıyorum. Yapacağım da. Bu konuda kusuruma bakmayın n'olur :)

34-Sana göre işin sırrı ve kilit noktası nedir ?
İnanmak !

35-Dukan'dan aldığın sonuç psikolojinize nasıl yansıdı ?
Gurur verici ! Kendimle gurur duydum diyebilirim. Ve kendime ola inancım daha da arttı.
Dediğim şuydu ki; Derya bunu yaptıysan eğer senin isteyip de başaramayacağın hiç birşey yok bu hayatta ! Sen yeter ki iste !

36-Dukan’a başlamayı düşünenlere tavsiyelerin neler olur?
Tavsiyem, öncelikle iyi düşünün ve başlamadan önce mutlaka kitabı ve sayfadaki notları okuyun.
Yapabileceğinize inanırsanız başlayın. Aksi halde başlayıp yarıda bırakmak sizin kendinize olan inancınızı körelteceğinden bu haksızlığı kendinize yapmayınız. Ve unutmayın ki; bu diyetin kilo verdirmek gibi bir yararı olsa da yanlış yapıldığı ve uygulandığı takdirde ciddi büyük zararları da vardır.

Teşekkürler...

27 Aralık 2012 Perşembe

XXL'dan XS'a Var Mı Benimle Gelen ?


Evet,
İşte ben..
İşte beklenen yazı..

Evet uzun zamandır benden beklenen yazı bu sanırım.. Kimine göre mucize kimine göre başarı kimine göre azmin zaferi kimine göre photoshop...
Bana göre ise 'içindeki gücün farkında olmak ve bunu kullanmak'...

Şuan bile en çok sorulan soru 'boyun kaç?' Merakım şu ki ne önemi var.. 1,80 ya da 1,50. Önemli olan sizin o son halime baktığınızdaki görüntüm. Oranım, orantım.  Ama nedense bir ısrar var.. Boyum Türkiye ortalaması olup 1.63 cm. Öncelikle buna açıklık getirmek istedim ki yazıyı okurken akıllarda soru işaretiyle devam edilmesin. Gelelim asıl mevzumuza..

  • Ben nasıl zayıfladım ?
  • Özel olarak birşey uyguladım mı ?
  • Spor yaptım mı ?
  • Hiç mi kaçamak yapmadım ?
  • Ne kadar zamanda verdim ?
  • Hiç durakladım mı ?
  • Ben photoshop muyum ?

Burada bunu yedim, şunu yemedim diye maddeler sıralamayacağım. Çünkü okurken maddelerde boğmak şartlar koşmak istemiyorum.İstiyorum ki sizler şuan bu yazıyı okurken daha çok sohbet ediyormuş gibi hissetmeniz..
  
Ve işte bir diyetin kilit noktası "Karar Vermek"


  •  Ben ne zaman kilo aldım ?
  •  Ben neden kilo aldım ?
  •  Ben bu kilodan nasıl kurtulurum ?
  •  Benim ne yapmam lazım ?
  •  Ben neden yapmıyorum ?
Tüm soruların cevaplarını şimdi sesli larak kendinize sorun ve sesli olarak cevap verin. Artık sorunun ve çözümün ne olduğunun farkındasınız...

Ben tüm bu soruların yanıtını verdikten sonra; 'karar verdim'

Benim bu beslenme hayatımı yeniden düzene sokmam, yeniden kendimi bulmam gerekiyordu. Bunun için de diyet yapmam gerekiyordu. Bu kararı verince bana zararı dokunduğunu düşündüğüm her şeyi hayatımdan çıkarmakla işe başladım. Sabahları 3-4 yağlı poğaçaya, öğlen yenen pizzalara, hamburgerlere, pilav üstü dönerlere,aralarda yenen cipslere, jelibonlara, çikolatalara, gofretlere, paket paket yenen dondurmalara, aksamları yenen mantılara, makarnalara, patates kızartmalarına, tatlılara, pastalara veda etmem gerekiyordu ve ettim de. Daha çok suya, yeşil çaya, yürüyüşe ihtiyacım vardı. Bu süreçle başlayarak kendimce arınma yöntemimi bulmuştum. Ve böyle 87 kg ile başladı yolculuğum.. 1 ay sonra 4 kg verdiğimi görmek beni umutlandırmıştı. Bu süreçte devamlı internetten araştırma öğrenme keşfetme çabalarım devam ediyordu. Beni ne motive eder, hangi çay zayıflatır, hangi hareket şekillendirir, nasıl hızlı kilo veririm derken 'dukan diyeti' karşıma çıktı bir anda..Ve 2 gün boyunca Dukan'ı araştırdım,  Simla'nın blogunu buldum, okudum, okudum, okudum, okudum ve okudum..Ve evet dedim; bu mudur ? - Budur ! Hayatta ilk kez 'diyet yapacak' ve 'diyet kitabı' satın alacaktım. O gün üşenmeden akşamın bir vakti D&R'a gidip aldım onu !Ve inanın yolda gelirken okumaya başladım. Eve geldim okudum, işe gittim okudum, metrobüste okudum, tuvalette okudum, okudum, okudum,okudum ve okudum...
  
Artık ne yapmam gerektiğini, neden yapmam gerektiğini, nasıl bir yol izleyeceğimi v en önemlisi bu süreçte sabredersem beni nasıl bir mutluluğun beklediğininfarkındaydım. Bu farkındalıkla başladığım süreçte 1 haftalık atak bekliyordu beni. Şimdi o günlerimi düşünüyorum ama inanın hatırlamıyorum...Zaman nasıl geçti hala bunun şaşkınlığı içindeyim. O zamanları bana hatırlatan tek şey fotoğraflarım ve kilo tablom.
İşte ilk hafta ölçülerim, yani diyete başladığım 3. gün neymişim gelin beraber görelim;

Göbek : 105 cm Basen : 110 cm Bacak : 68 cm Diz altı : 42,5 cm
Tip : Şekil A - 1




Şimdi herkes benden neler yaptığımı, ne yediğimi, ne içtiğimi, boyumu, kilomu, yaşımı, evli mi bekar mı olduğumu, kaçamak yapıp yapmadığımı, Dukan'ın verdiği sürede dediği kiloya inip inmediğimi ve şuanda aklıma gelmeyen birçok şeyi merak ediyor.

Başlayalım, herşeyden önce bekar, 26 yaşında, 1.63 cm boyunda bir insan evladıyım. dukan boyunca yani 7 Ekim'den 23 Nisan tarihine kadar geçen zaman zarfında 83,2 kg'dan 56,2 kg'a indim. Bu da demek oluyor ki 6,5 ayda 27 kg; Dukan'dan 1 ay önce de 4 kg vermiş olan vermiş olan ben toplamda 31 kg'ı 7,5 ayda attım üstümden ve 'OHH' dedim.

Peki özel birşey yaptım mı bu süreçte ?
-Evet çok özel bir diyet yaptım; DUKAN DİYETİ !
Bu kitapta ne yazıyorsa birebir uyguladım. Bakın birebir diyorum çünkü;
kışın incecik de giyindim, tabak tabak buz da yedim, bol bol soğuk su da içtim, nerede merdiven bulsam durmadım çıktım, asla ve asla asansör kullanamdım, yürümek için gerekirse bir durak sonra indim ve buna vakit ayırdım. Dışarıda bu diyeti yapmak zor olacağı için 2-3 ay sistemimi oturtana kadar arkadaşlarımla dışarıda buluşmadım, gece saat kaç olursa olsun ertesi gün için yemeğimi hazırladım. Uzayan beyazlarıma rağmen gidip o paraya tavuk aldım. Eve ulaşmama 5 dakika kalmış olmasına rağmen susamışlığımı hissettiğim anda bakkaldan su alıp içtim. Sabah işe gitmeden önce dukan egzersizleri için saatimi 15 dakika öncesine kurmaya başladım. Su içme alışkanlığı kazanmak için masama her sabah 1,5 lt su alıp akşam 6'ya kadar bitirme zorunluluğunu dayattım kendime. Çantamda devamlı konserve balık ve çatal kaşıkla gezmeye başladım. Arkadaşlarımla özel gecelerde, eğlencelerde buluştuğumuzda sadece '1 soda ve 1 Zero' içme lüksünü kullandırttım kendime. Bazı mekanlarda 'zero' bulamamaya başlayınca çantama zero'yu da ekledim benimle birlikte gezmek üzere arkadaş, kuzen, hala, teyze gezmeleri ve gece konaklamalarını tamamen çıkardım hayatımdan. Tüm ısrarlara, tüm baskılara ve o tüm 'bir parçadan birşey olmaz'lara tek bir cevap verdim. 'Bir kereden birşey olmaz çok şey olur'  Şimdi siz sözleyin. Sizce ben 'özel' birşey uygulamış mıyım bu diyet süresince?

En çok sorulan sorulardan biri de 'nasıl motive olduğum' Benim en büyük motive kaynağım eski fotoğraflarımdı açık konuşmak gerekirse.. Sonuçta bu kilolar bana sonradan yüklenmişti. Hep eskiye hep eskiye bakmak mutlu ediyor gibi görünsede şimdi'mi mutsuz kılıyordu. Neden mutsuzluğa devam ediyordum ki ? Mutlu olmak hakkımdı ! Ve benim elimde olan birşeydi. Ve ben de elimden gelen herşeyi yapmaya hazırdım. Bir yerde okumuştum. Kilo ile ilgili bi makaleydi sanırım. Fazla kilolar ile ilgili şöyle bir cümle geçiyordu. "Ne kadar fazla kilonuz var ?" Cevap 30.  "Her gittiğiniz yere sırtınızda 30 kg yük ile gitmeye çalışın bakalım.  Ne kadar taşıyabilir, ne kadar dayanabilirsiniz ?" İşte kilit noktalardan birisi de buydu. Ben fazla kilolarımın hamallığını yapıyordum. Bunu hakediyor muydum peki ? Cevap -Hayır !
O an dediğim şu oldu, "Ben bu kiloların hamallığını yapmak zorunda değilim." Bu benim için ciddi bi motivasyon kaynağıydı.. Ardından "sayfa" ! Benimle birlikte aynı sorunları yaşayan insanları görmek, aynı amaç için aynı çabayı sarfettiğimizi görmek beni bu yolda yalnız olmadığıma inandırdı. Ve yalnız olmadığımı bilmek beni bu diyette 'güçlü kılan' en büyük etkendi. Bu sebeple iyi, kötü, olumlu, olumsuz her bir sözüyle iletişimde bulunduğum herkese çok çok ama çok teşekkür ediyorum. Sayfada sizlerle sürekli iletişim halinde olmak beni diyette olduğum gerçeğinden o kadar uzaklaştırıyor ki her bir sorunuzda her bir yorumunuzda size yardımcı olmaya çalısırken çokça kendimi unutmuşluğum oldu. Şöyle ki bir seferinde herkesin duraklamalarında yardımcı olurken içinde oldugum kendi duraklamamı farkedememiştim. :) Sürekli diyetin eğlenceli yönlerini bulmak, benzetmeler yapmak, espri kaynağı yaratmak, yani bir bakıma insanları diyet lafının sıkıcı ve kasvetli görülen anlamı dışında aksine eğlenceli ve komik taraflarını bulup çıkarmak bu süreçte yaptığım en keyifli şeylerden biriydi. Neyse konuyu dağıtmayayım. :)

Gelelim vereceğim tavsiyelere,
Aslında ben değil Dukan veriyor bu tavsiyeleri ama siz sadece benim ağzımdan duymak istiyorsunuz, hepsi bu. İşe yarayacağını ümit ederek buyrun diyorum :)

* Diyete başlamadan önce mutlaka kitabı okuyup bitirin,
* Günlük 2 lt suyunuzu için,
* Sınırlı izinlilerden olabildiğince uzak durun en azından seyirin ilk yarısı,
* Dukanella'yı kendinize ödül olarak görün, devamlı tüketmeyin.
* Kola'yı da zor da kalmadıkça tüketmeyin, yani kolaya kaçmayın ;)
* Gojiberry'yi tüketmemezlik yapmayın hele de ki seyir kısmınız uzun ise,
* Kolestrol için yumurta sarısı uyarısını sakın kulak ardı etmeyin, benim kolstrolüm yok bana birsey olmaz demeyin.
* Kimseyle kendinizi kıyaslamayın, o atakta 2 kg verdi ben 1 kg verdim diye gereksiz yere demoralize etmeyin kendinizi. Sonucta onun yaşı, boyu, kilosu ile sizinkiler birebir aynısı olmadığı gibi verilecek kilo da aynısı olmayacaktır. Bunun farkında olun. Sadece kendinizle yarışın.
* Yürüyüş yapamıyrum vaktim yok yalanını ne bize ne de kendinize söyleyin. Ne kadar yoğun ve ne kadar çok çalışabilirsiniz ? Sonucta hiçbirimiz dünyayı kurtarmıyoruz. Bu sebeple yürüyüşe "vakit ayrılmayacak" yürüyüşe "vakit yaratılacak" !
* Yürüyüşü yapıyorum ama egzersize vaktim yok diyenlere de 'hareketsizlik meraklısı olmayın" diyor Dukan. Bu vakitsiz insanları Dukan kitabında sayfa 288'de güzel kategorize etmiş. Göz atmanızı tavsiye ederim. (*Noktalı olan kısımda )
* Regl dönemleri artı çıkmanız çok normaldir. Çünkü vucuttaki kaslar sünger kıvamına gelir bu sebeple su tutar, bu da tartıya artı olarak yansır. Eğer bunun bilincinde olup çıkacak rakamı görme cesaretiniz varsa bu özel zamanlarda da tartılın, yok buluttan nem kapan bi cinsim diyorsanız hiç tartıya yaklaşmayın ve gereksiz yere moralinizi bozmayın. Sadece sabredin.
* Hızlı kilo veririm düşüncesiyle sakın ve sakın az yiyip porsiyonlarınızı ufak tutmayın. Çünkü Dukan'da az yemek 'aç kalmak' belli bir saatten sonra yememek gibi birsey sözkonusu değil. Serbest olan yiyeceklerden dileğince yiyebilirsiniz.
* Dukan size süreyi verirken sıfır kaçamak üzerinden değerlendiriyor ! Kaçamak konusunda kimse tolerans tanımıyor anlayacağınız. kaçamak yapmak seyir sürenizi uzattığı gibi, psikolojinizi bozar ve diyetinizi yıpratır. Uzak durun...

Daha yazacak birçok şeyim var aslnda ama daha fazla uzatmamk adına bir an önce paylaşmak istiyorum.. Eksik kalan noktaları artık soru cevap şeklinde konuşuruz. Bu yazının altında..

Ve işte bu da son ölçülerim ve ben... 
İlk ölçü   Göbek : 105 cm Basen : 110 cm Bacak : 68 cm  Diz altı : 42,5 cm
Son ölçü Göbek : 82 cm   Basen : 87 cm   Bacak : 51 cm  Diz altı : 35,5 cm

Fark                   : -23 cm            : -23 cm           : -17 cm            : -7 cm

Tip : Şekil B - 1













































Son söz olarak,
Başta Sayın Hocamız Dukan'a, ardından bizim bu sayfada buluşmamıza sebep olan Sevgili Simla'ya ve burada iletişimde olduğum iyi kötü herkes ama herkese bir kez daha çok çok çok teşekkür ediyorum.

Bir laf vardır ya hani,

"Beni sizler yarattınız" diye evet hiç mübalağ etmiyorum;

BENİ GERÇEKTEN SİZLER YARATTINIZ // KKB

Son olarak sizlere,
Şebnem Ferah'ın 'Artık Kısa Cümleler Kuruyorum' adlı parçasını armağan ediyorum.. İyi dinlemeler...

Dip Not : Adımın niçin Küçük Kırmızı Balık olduğunu merak edenler bu ismin nerden geldiğini öğrenmek için aşağıdaki linki açıp bu güzel hikayede kendinizi bulabilirsiniz.

Küçük Kara Balık
































Hadi şimdi bir bardak su için..
Ve bilin ki,
KKB ve ben sizleri çok seviyoruz :)